Turkish English  Russian German French

Başakşehir Şubesi

0212 809 3939

Beylikdüzü Şubesi

0212 872 7898

Facebook
Twitter
YouTube
LinkedIn
Instagram
Pinterest
Tumblr
Diş teli fiyatlari

Diş Teli Fiyatları Ne kadar?

Diş teli fiyatları

Tedavi türüne göre 5.000 ile 48.000 TL aralığında değişmektedir. Tek çeneye diş teli tedavisinde bu fiyatlar 17.000 ile 22.500 TL gibi taban fiyatlar ile tedavi edilmektedir, çift çene diş teli tedavisinde ise 35.000 TL ile 45.000 Tl arasındadır. Diş yapısı bozukluk oranı bu fiyatları belirleyen temel unsurlardan bir diğeridir. Şeffaf ortodontik plaklarda fiyatlar tek çene için 35.000 – 40.000 TL arasında, çift çene ise 70.000 – 80.000 TL arasında değişmektedir. En doğru fiyat ve tedavi bilgisi için klinik muayenesi gerekmektedir.

Diş çarpıklık miktarının çok fazla olması veya dişlerin olması gerekenden daha eğik veya daha yukarıda olması, çenede fazla veya eksik dişler olması veya standart yerinden çok uzaklaşmış dişler var ise diş teli fiyatlarını değişebilmektedir.  Bazen yıllar önce çekilmiş bir diş ya da yirmi yaş dişlerin çıkıp diğer dişlere baskı yapması, fazladan çıkan dişin diğer dişleri sıkıştırması bu sonuçları doğurabilmektedir.

Diş teli fiyatları hesaplamasında etkili olan faktörler; 

  1. Braket ve diş teli malzeme özelliği
  2. Tek çene veya diş çene diş teli yapısı
  3. Çarpıklık miktarının az ya da fazla olması
  4. Dişlerin ayrık olması durumunda ayrıklık durumunda dişler arası aralık miktarı
  5. Gummy smiley , diş etlerinin normalden çok daha fazla görünmesi
  6. Çenenin ön veya geride olması
  7. Damak ve çene darlığı gibi yapısal bozuklukları olması

Malzeme türüne göre , metal, porselen braket veya şeffaf plak tedavileri kullanılmaktadır. Diğer diş teli fiyatları hesaplamasında tek çene veya çift çeneye diş teli takılması gerekliği de kullanılır. Ucuzdan pahalıya diş malzemelerini

  • Metal diş teli
  • Porselen diş teli (görünmez diş teli)
  • Şeffaf plak

Olarak sıralayabiliriz. Youtube @Goldensmiledent kanalı üzerinden videomuzu izleyebilirsiniz

Ayrıca dişler arası çok ayrık ise diş teli fiyatları tedavi süresinin uzaması ve işlem sayısının artması nedeniyle artmaktadır.  Bazı vakalarda ayrıklık miktarı mevcut dişler ile fiziksel olarak kapatılamayacak gibi ise, diş teli tedavisinde bir dişlik boşluk bırakılır ve ortodontik tedavi bittikten sonra o boş yere implant ile diş eklenebilir. Diş teli fiyatları hesaplamasında implant fiyatı ve uygulaması dahil edilmemektedir.

Diş Teli Tedavisi Ne Zaman Yapılmalı?

Ortodontik tedavilerin yapılmasında herhangi bir yaş sınırı şartı yoktur. Fakat kişinin yaşına uygun bir tedavi şekli uygulanabilir. Günümüzde erişkin ortodontisi sorunu git gide kendini göstermeye başlamıştır. Görsel estetik sorununu aşmak için porselen braketler, ortodontistler tarafından sıklıkla kullanılır. Bazı zamanlarda çok daha güzel ve verimli protezler üretebilmek için proteze hazırlık maksadıyla ortodontik tedavi uygulanır. Diş teli tedavileri 4 ile 12 ay arasında bitmekte ve hastada müspet sonuçlar alınmaktadır.

Diş teli fiyatları
                Diş Teli Fiyatları

Diş Teli Tedavi Süresi

Diş Teli tedavinin süresini belirleyen birçok faktör vardır. Tedavi olacak kişinin yaşı, rahatsızlığın boyutu gibi faktörler, tedavinin süresini belirler. Tabi bunun yanında hastanın bu işi ne kadar ciddiye aldığı da oldukça önemlidir. Hasta, ara seanslara düzenli olarak geliyorsa, ağız ve diş bakımını eksiksiz ve düzenli yapıyorsa, tellerini sürekli koparmıyorsa ve hastaya verilen apareyler uygun şartlarda kullanılıyorsa tedavi süresi en alt seviyede tamamlanır. Aksi halde ortodonti tedavi süresi ciddi manada uzar. Ortodontik tedaviler genelde 1,5 sene içerisinde sonuç vermektedir. Bu tedavinin en şiddetli halinde bile tedavi, 2,5 seneyi geçmez. Bunların yanında 1 sene içerisinde sonuçlanan ortodontik tedavilerce var.

Diş Teli Tedavisi Acı Verir Mi?

Diş teli tedavisi tamamen ağrısız ve kolay bir uygulamadır. Fakat bu teller ilk takıldığı zamanlarda yanaklarda yaraların oluşmasına sebep olabilir. Yaralar 5-6 gün içerisinde kendiliğinden iyileşir ve bir daha çıkmazlar. Çok ender durumlarda, telin ya da braketin kopması gibi tekrardan yaralar çıkabilir. Böyle bir problemin yaşanmasından sonra doktorunuza giderek sorununuzu hızlıca çözebilirsiniz. Ortodontik tedavinin ilk seansında hastaya “hasta mumu” verilir. Hastada bu mumu ağzındaki telin ağrı verdiği noktaya yerleştirir ve ortodontist uzmana gelene kadar meydana gelebilecek iritasyonu engellemiş olur.

Diş Telleri Varken Dişler Fırçalanır Mı?

Dişlerin fırçalanması için teller engel teşkil etmez. Tel takmadan önce dişlerinizi nasıl fırçalıyorsanız aynı şekilde tel takıldıktan sonrada fırçalayabilirsiniz. Dişlerinizi fırçalama esnasında tellerinizde kopma gibi sorunlar yaşanmaz. Tabi ki teller takıldığı için biraz daha detaylı ve ince fırçalamak gerekir. Dişlerinizde tel varken dişleri fırçalamak ilk başlarda zor gelebilir. Bu zorluğu aşmak için ortodontik diş fırçalarını kullanabilirsiniz.

Teller Takıldıktan Sonra Dikkat Edilmesi Gerekenler

Teller takıldıktan sonra ilk dikkat etmeniz gereken şey yediğiniz gıdalar olmalı. Çok sert yiyecekleri tüketmekten uzak durun. Elma, ayva gibi meyveleri ısırarak yemek yerine keserek yemeyi tercih edin. İçerisinde çekirdek olan zeytin ve erik gibi yiyecekleri yerken ilk olarak çekirdeklerini çıkarın. Çekirdeklerini çıkardıktan sonra ağzınıza atabilirsiniz. Bunun yanında asitli içeceklerden kesinlikle uzak durmalısınız. Ayrıca sakız ve lokum gibi yapışkan gıdaları da tüketmemeye dikkat etmelisiniz.

Şeffaf Diş Teli İle Metal Diş Teli Arasında Fark Var mıdır?

Genellikle şeffaf diş telleri tedavi süresini uzatıyor diye biliniyor. Bu durum tamamen malzeme kalitesiyle ilgilidir. Ülkemizde maalesef ki tedavi maliyetini düşürmek amaçlı Pakistan, Hindistan veya Çin malı şeffaf braketler kullanılıyor. Bu malzemeler tedavi süresini uzatıyor. Metallere göre daha dayanıksız olduğu için çabuk kırılıyor ve istenilen sonucu metal diş telleri kadar etkili bir biçimde veremiyor. Kliniğimizde ise kullanılan metal ve şeffaf braketler Amerikan malıdır. Ve bütün teknik özellikleri, tedavi süresi ve tedavi sonucu aynıdır. Aralarında görüntü ve fiyat haricinde bir fark yoktur.

Diş teli renkleri 
renkli diş teli
                   Renkli diş teli

       Aslında tel tedavisinde renk seçimi dikkat edilmesi gereken konulardan birsidir. Örneğin 14 yaşında tedavi görecek bir çocuk için metal braketler uygulanacağına renkli braketlerin uygulanması çocuk için eğlenceli bir hale gelecektir. Daha doğrusu renkli diş tellerini gençler bile tercih etmektedir. Ama üst yaş gurubu hastalar için uygun olmayacağından seramik braket kullanmaları daha iyi olacaktır.

implant

İmplant Markaları

İmplant markaları arasında  ‘’hangi implant markası güvenlidir’’ sorusuyla sıklıkla karşılaşmaktayız. İmplant tedavisinde Başarıyı implant markasından ziyade uygulanacak bölgenin durumu, cerrahi prosedürlere uygun implant cerrahisi, yara bakımı ve enfeksiyondan koruma için gerekli tedbirlerin alınması gibi bileşenler tedavi başarısında önemli rol oynamaktadır. İmplant Çene kemiğine yerleştirilen Grade 5 Titanyumdan üretilen bir vidadır.

İmplant Nedir?

dental implant
           Diş İmplant

Diş tedavisinde çığır açan ve oldukça etkili bir yöntem olan implant, günümüzde doğal dişe yakın en sağlıklı yöntemlerden bir tanesidir. Çene kemiğine yerleştirilen titanyum malzeme sayesinde kişinin rahatlıkla kullanabileceği bu yapay köklü diş, hem hastaları estetik açıdan hem de kullanım açısından memnun etmektedir. İmplantın bu kadar yaygın bir şekilde kullanımı ve popülerlik kazanması, implant markalarında da farklılık meydana getirmiştir. Oldukça talep gören implant tedavisi, önceleri birkaç tane olan implant markalarının ciddi şekilde artmasına neden olmuştur. Ancak ticari endişe ve maddi kaygılarla yapılmış olan bu implantlar tehlike saçabiliyor. İnsan sağlığını olumsuz etkileyen bu kalitesiz implantlar zamanla hastada, diş kaybına ve kemik erimesine kadar gidecek rahatsızlıklar meydana getirebiliyor. Yaşanan bu olaylar implant markaları önemli mi sorusunu akıllara getiriyor. Golden Smile olarak kullanacağımız implantın kalitesi, garantisi ve uluslararası sertifkalara sahip olması bizim için çok önem arzetmektedir. İmplant fiyatları için diğer yazımızı linke tıklayarak okuyabilirsiniz.

Tercih ettiğimiz implant markaları şunlardır:

  • ITI Straumann :

    Straumann implant
                  strauman implant

     

    En çok bilinen implant markalarındandır. Uzun ömürlü ve dayanıklıdır.iyileşme süresini azaltmak için tasarlanmıştır ve optimal doku tepkisi elde ettiklerini kanıtlamıştır.  Straumann implant sistemleri maksimum implant stabilitesini garanti eden Morse konik bir bağlantıya sahiptir.

  • Nobel biocare :

    Nobel implant
                 Nobel implant


    İsveç menşeili, implantı ilk icat eden markadır ve çok kalitelidir.son derece güçlü ve kırığa karşı dirençli olacak şekilde tasarlanmıştır, saf titanyumdan üretilir ve eşsiz dayanıklılık ve mukavemet için soğuk işlenirler. TiUnite adı verilen tescilli yüzey, üstün implant stabilitesinde ve kemik oluşumu ve entegrasyonunda da fayda sağlar.
  • Mega gen İmplant

    mega gen implant
             mega gen implant


    Megagen Dental implant özellikle AnyRidge İmplant Sistemleri geliştirdikleri özel SLA yüzeyiyle zaman açısından büyük bir avantaj sağlayarak kısa sürede yüklemeyi sağlayacak sbaşarıyı elde ettiler. AnyRidge İmplant Sistemleri, 60 farklı boy ve çap seçeneği, yüksek mekanik stabilite ve düşmeyen ISQ değerlerine sahiptir. Bu özellikleri sayesinde vazgeçilmez bir ürün olmuştur.

            

  • İmplant Direct:

    direct implant
               Direct implant

    Amerikada üretilen ve tüm dünyada kalitesiyle üst sıralarda bulunan Dr. Niznick’ in kurduğu firmadır. Bağlantısı çok üniversaldır ve çoğu implantla uyumludur. Devamlı yenilikçi buluşlarıyla dikkat çekmektedir.

 

 

  • Bego Implant:
    bego implant
       Bego implant

    Birçok özelliği bir arada bulunduran ve dünya genelinde kalitesini göstermeyi başaran Alman menşei implant markasıdır. İmplantlar belli standartlar üzerinde olup köklü bir geçmişe sahiptir.

 

 

  • Astra Tech:
    Switch platformlu implantlar arasında fazlasıyla tercih edilen İsveç markasıdır. Implant System tüm endikasyonlarda kullanılabilir ve marjinal kemik korunumunu olumlu şekilde etkiler.
  • IML: 
    Kaliteli İsviçre implantı ile hastanın çene kemiğine implant uyumlu biçimde yerleştirilir ve uzun süreli olarak kullanılır, bakteri üretmez, diş sağlığını tehdit etmez.
  • Osstem ve Hiossen implantları:
      implantın kendisi ve çevresindeki kemik dokusu arasında mükemmel bir ossoinentrasyon sağladığı kanıtlanmıştır. OSSTEM implant sistemleri üstün yüzey özellikleri sağlar elektron mikroskobu incelemelerinde kalıntı maddelerden tamamen arındırıldığı gösterilmiştir.
  • Omnitech:
      Yerli implant markası kendini ispatlayarak diş klinik ve hastanelerinin en çok tercih ettiği implant markalarından biri olmuştur.
  • Yerli implant fiyatları: İstanbul’da tek diş için implant fiyatı diş sağlığı merkezlerinin farklı fiyat politikalarına göre değişmektedir.
İmplant Seçiminde Nelere Dikkat Etmemiz Gerekiyor?

İmplant tedavisinde implantın kendisinden daha önemli bir husus var ise bu da uygulamayı yapacak hekimin tecrübesidir. Kaliteli olmayan ve patenti olmayan markaların implantları, zamanla çene kemiği içerisinde kırılmalara yol açıyor ve implantın yerinden çıkarılması gerekiyor. Çıkarılması da oldukça zor olan bu yöntem, hastaların ciddi sıkıntılar yaşamasına neden oluyor. İmplant markalarının önemi var mı sorusu elbette oldukça önemlidir. Bu nedenle yapılacak olan tedavide materyalin mutlaka titanyum maddesinden yapılan kaliteli bir ürün olmasına dikkat edilmeli. Aynı zamanda tecrübeli bir diş hekimince yaptırılan bu uygulama hastanın ömür boyu bu dişini kullanmasına yardımcı olacaktır.

implant tedavisi ne kadar sürer?

Normal şartlarda klasik (eski sistem) bir implant kemiğe yerleştirildikten sonra üst çenede 3 ay alt çenede ise 2 ay kemik içerisinde kalarak yüzeyinde bulunan boşluklara yeni kemik büyümesi ile çene kemiğine kaynaşır. Buna osteointegrasyon denmektedir. Ancak bu süre sonunda osteointegre olmuş implant üst yapısı takılarak ölçü alınarak kullanılabilir bir diş imal edilir ve kullanılabilir. Elbette normal şartlarda derken, enfeksiyon olmadan kemik yükseklik ve genişliğinin seviyesinin ideal olduğu ve yeterince yapışık diş etinin olduğu şartları kastediyoruz.


Şartlar uygun değilse implant tedavisi ne kadar sürer?

Eğer şartlar yukarıdaki gibi elverişli değil de kemik seviyesi eksik ise ek kemik veya greft ile desteklenmesi gerekir. Bu implant ameliyatı öncesi kemik tozu ve yumuşak doku grefti ameliyatı olmanızı gerektirir. Bu işlemler tedavi süresini 2-3 ay arasında uzatır. Çünkü anca bu süre sonunda konan kemik tozu, tozdan => kemiğe dönüşerek yerleştirilecek implant için bir destek görevi görebilir.

Immediate Implant Videosu

implant fiyatları

İmplant Fiyatları

İmplant fiyatları Neye Göre Değişmektedir?

Implant fiyatları öncelikle uygulanacak implantların markasına göre değişkenlik göstermektedir fakat dikkat edilmesi gereken konulardan birisi her implant markasının tüm vakalara uygun olmadığıdır. Öncelikle doktorunuzun çok iyi bir tecrübeye sahip olması ve sizin ağız içi muayenenizi yaptıkdan sonra, yaşınız, kemik yapınızın yeterli olup olmaması, sinüslere olan yakınlık, şeker hastalığın olup olmaması, boşluk olan dişler arası mesafe ve çene kapanışlarına bakarak uygun porselen yapımı gibi birden çok kriterlere bakarak şuan en uygun implant seçimi yapabilmesidir. Eğer uzun süre dişsiz kalındıysa yada diş çekimi yapıldıysa yada yukarıda yazılan kriterlerden birisi varsa bone graft ekleme yapılması hastanın çok uzun süre implantları kullanmasını sağlar, maalesef bu konunun çok dikkate alınmadığını görmekteyiz.

En sık karşılaştığımız sorulardan birisi, implant fiyatı ne kadar sorusudur, bunu genelleme yaparsak 3.500 Tl ile 10.000 TL arasında implant markasına göre değişmektedir. Fakat sizin için uygun olmayan implant kullanımını kesinlikle tavsiye etmiyoruz.

Sinüs Lifting Operasyonu

Örneğin bazı implantlar çok özel kaplama yüzeyine sahip ve daha erken, daha hızlı iyileşme sürecine sahiptir, bazı implantların ise farklı ve açılı ölcüleri yoktur ve bunu dikkate alarak seçimini yapacak olan doktorun çok iyi analiz yaparak doğru yere implantı yerleştirmesi gerekiyor. Yukarıda anlatılan kemik ekleme operasyonu haricinde, kemik kaybının fazla yaşandığı durumlarda ise sinüs lifting operasyonu yaparak bir süre kemikleşmeyi gözetmemiz gerekiyor. Bu süre genelde 5 -7 ay arasında ve hocamızın gözetiminde yapılmaktadır.

İmplant Nedir?

Diş implantları doğal dişlerin görünümünü, hissini ve işlevini sağlar. Titanyum vücut dokuları ile etkileşime girmediği ve kuvvetlere karşı dirençli bir materyal olduğu için implant malzemesi olarak tercih edilir. İmplantlar daha önceden kaybedilmiş dişlerin oluşturduğu boşluklara ya da ciddi bir enfeksiyon yoksa hemen çekim sonrası diş yuvasına yerleştirilebilir.

İmplant uygulamasının asıl amacı, üzerine kullanılabilir dişler yapmaktır.

İmplantlar, sabit ya da hareketli protezler yapmak amacı ile kemiğin yeterli ve uygun olduğu durumlarda basit bir operasyonla çene kemiğine yerleştirilirler. Eğer kemik miktarı ve yoğunluğu istenilen seviyede değilse implant uygulamasından önce kemik oluşturmaya yönelik işlemler yapılması gerekebilir.

Golden Smile Şubelerinde sadece implant ve estetik diş konusunda en az 20 -30 yıl tecrübeli hekimlerimiz çalışmaktadır.

Her Hastaya Diş İmplant Uygulanabilir mi?

İmplant uygulaması bazı istisnai durumlar haricinde herkese uygulanabilen başarılı bir tedavi şeklidir. İmplantın yerleştirilebileceği kalınlıkta, yükseklikte ve kalitede kemiği olan ve herkese ‘’sistemik sağlık durumu’’ değerlendirilerek implant yapılabilir.

 Bir kişide yeterli kemik dokusu olması bazı etkenlere bağlıdır. Bazı kişilerde kalıtımsal olarak çok ince/kalın ya da az/çok kemik olabilir.
Bazı kişilerde ise diş ve dişeti iltahapları çevrelerindeki kemik dokusunun erimesine ve azalmasına sebep olurlar. Bu nedenle bir dişin çekimine karar verilmişse kemik kaybına neden olmamak için çekimin hemen yapılmasında fayda vardır.
Bazı durumlarda çekimden sonra implant yapılmadan beklenebilmekte, bazı vakalarda ise çekim yapıldığı seansta implant yerleştirilebilmektedir.

2024 Türk Diş hekimleri Birliği tarafından belirlenen İmplant Fiyatları

İmplant fiyatları belirlenirken pek çok faktör göz önünde bulundurulmalı. Her Sene implant fiyatları özel klinikler, devlet hastaneleri ve özel hastaneler için olmak üzere Türk Diş hekimleri Birliği tarafından belirlenmektedir. Belirlenen İmplant fiyatları kıymetli metal ve zirkonyum gibi kullanılan malzeme ücretlerini içermemekle birlikte rekabet şartlarından dolayı internet üzerinden fiyat paylaşılması yasaklanmıştır. Dolayısıyla hem fiyat bilgisini öğrenmek hem de ihtiyacınız olan tedaviyi detaylı olarak belirlenmesi için klinik muayene gerekmektedir.

TDB 2024 İmplant FiyatlarKDV Dahil %8
Kemik İçi İmplant (Tek Silindirik İmplant Ücreti Hariç) 4090 TL
Sert doku greftleme ( kemik tozu hariç ) 2325 TL
İmplant Üstü Veneer Kuron (Seramik) 1725 TL
Sinus Lifting (biomateryal ücreti hariç) 2270 TL
Veneer Kron ( Zirkonyum) ( Kıymetli Metal Ücreti Hariç ) 3240 TL
Veneer Kron ( Porselen ) ( Kıymetli Metal Ücreti Hariç ) 1505 TL
Tam Seramik Kron ( Metal Desteksiz ) 3240 TL
Diş Çekimi 375 TL
Gömülü Diş Çekimi 1270 TL
Golden Smile Tek Diş İmplant

Tek Diş İmplant

Tek diş kaybı durumunda, yedek protezi yerinde tutan bir implantı çenenize sabitleyen bir yapay diş implantı, kuron yapmak için komşu dişlerin bir kısmının çıkarılmasını gerektiren bir diş köprüsünden çok daha iyidir.

Tamamen Dişsiz Bir Ağızda İmplant Üstü Sabit Bir Protez Yapılabilmesi İçin En Az Kaç İmplant Yaptırmam Gerekir?

Çenenin büyüklüğüne ve uygulanacak yönteme göre alt çenede 4-6 arası, üst çenede 6-8 arası implantın yapımı öngörülmektedir.

Tüm dişlerinizi kaybettiğinizde, geleneksel yöntem, çıkarılabilir tam çene protezleri takmaktır. Modern diş implantı, tam çene protezi sabit bir şekilde desteklemek için çene kemiğine birkaç implantın sabitlenmesine izin verir. Takma dişin düşme korkusu veya konuşma ve yemek yemede zorluk artık sizi hayal kırıklığına uğratmayacaktır. Ayrıca hareketli protezlere göre daha az kemik kaybı meydana gelir.

Tamamen Dişsiz Bir Ağızda Hareketli Proteze Destek Olması İçin Kaç İmplant Yaptırmam Gerekir?

Alt çenede 2- 4 implant, üst çenede ise en az 4 implantın uygulanması başarı için mutlaka gereklidir.

İmplant Destekli Hareketli Protezlerin Bakımı Nasıl Yapılır?
  1. İmplant destekli hareketli protezler günde en az iki kez çıkarılarak temizlenmelidir ve gece çıkartılmalıdır.
  2. Aynı zamanda implantın çevresi ve ataşmanlar da dikkatlice fırçalanarak temizlenmelidir.
  3. Protezlerin içinde bulunan lastikler zamanla gevşeyebilir bu lastikler basit bir işlemle değiştirildiğinde tutuculuk tekrar ilk günkü haline döner.
  4. İmplantlar yapıldıktan sonraki ilk bir yıl içerisinde, her 3-6 ayda bir diş hekiminizi temizlik ve kontroller için ziyaret etmelisiniz.
Örnek Vakalar:

Çocuk Diş Dolgusu

Çocuk diş dolgusu, çürük nedeni ile madde kaybına uğramış dişlerin, çürük temizlendikten sonra çeşitli materyaller ile doldurularak dişin doğal şeklinin kazandırılmasıdır.
Bu tedavinin amacı, çürüğün ilerlemesinin durdurulması, hassasiyetin giderilmesi, dişin canlılığının korunması ve dişin çiğneme ve estetik işlevinin devam ettirilmesidir.
Önerilen tedavi uygulanmazsa çürük ilerler, kanal tedavisi veya dişin çekimi gerekli olabilir.
Çocuk diş dolgu yapımında hekim gerek görürse lokal anestezi uygulayabilir.

Çocuklarda diş çürüklerinin azaltılması için ne yapılmalıdır?

Çocuklara diş fırçalarken yardımcı olunmalıdır. Dişlerini kahvaltıdan sonra ve gece yatmadan önce, günde iki defa fırçalamaları sağlanmalıdır. Çocukların erken yaşlarda diş doktoruna götürülmesi ve çürük oluşmasını engellenmek için dişlerine fissür örtücü uygulanması sağlanmalıdır. Biberon çürüklerine engel olmak için, beslenmede biberon kullanımında dikkatli olunmalıdır. Çocukların flor alması sağlanmalıdır. İçme suyu, flor tabletleri, gargaralara, florlu diş macunları ve diş doktorunun yaptığı uygulamalardan flor alması sağlanmalıdır. Fakat fazla florun zararlı olduğu unutulmamalı, diş doktorundan bu konuda destek alınmalıdır. Çocukların öğün aralarında yiyeceği abur cubura dikkat edilmelidir. Şeker ve nişasta içeren yiyecekler dişlerde çürüğe sebep olan bakterilerin beslenmesini sağlar. Bu nedenle ara öğünlere özen göstermelisiniz.

Diş doktoru tarafından çocuklara yapılan uygulamalar nelerdir?

Çocuk diş

Çocukların diş bakımı için gerekli olan bütün tedaviler diş doktoru tarafından uygulanmaktadır. Çocuklarda mükemmel bir ağız ve diş sağlığı yaratmak için, 6 ayda 1 kere düzenli olarak çocuk diş doktoru kontrolü yaptırılmalıdır. Bu ziyaretler sırasında ağız ve diş sağlığını tehdit edebilecek her türlü sorun belirlenebilir. Buradaki en önemli konu sorunların erken dönemde teşhis edilebilmesi ve tedavisinin yapılmasıdır. Çocuklarda bu sorunların erken dönemde teşhis edilmesi fiziksel ve duygusal gelişimi olumlu yönde etkileyen önemli bir unsurdur.

Çocuk hastaların ilk muayenesi sırasında çocuk ve anne, baba arasında iyi bir iletişim sağlanması gerekir. Ardından hastanın medikal ve dental hikayesinin alınması gerekir. Bundan sonra klinik ve radyografik muayenenin yapılması gerekmektedir. Elde edilen bulgulara göre anne-babaya, çocuğa yapılacak tedavi hakkında bilgiler verilir. Çocuk diş doktorları, çocuklarda süt dişlerini ve sürekli dişleri çürükten ve periodontal hastalıklardan korumak için farklı yöntemler uygulamaktadır. Bunlar; çocuklara ağız hijyeni kavramının öğretilmesi, diş fırçalama yöntemlerinin öğretilmesi, diş fırçalama alışkanlığının kazandırılması, sistemik florür uygulamasının yapılması ve fissür örtücü uygulanması gibi yöntemlerdir.

Florür uygulamaları: Koruyucu diş hekimliğinde kullanılan en etkili tedavi şekli olan florür tedavileri, sağlıklı kişilerde, çürüğe yatkın olan kişilerde, dişlerde olan hassasiyet ve erozyon tedavilerinde, özel bakıma gereksinimi olan sistemik hastalığı olan kişilerde uygulanabilir. Bu uygulamalar kişinin yaşıyla, çürük oluşma riskine göre belirlenmiş aralıklarla ve oranlarda yapılır.

Fissür örtücüler: Kişilerde anatomik olarak azı dişlerindeki çiğneme yüzeylerinde olan girinti ve çıkıntılarda besinlerin yapışacağı alanlar bulunmaktadır. Dişlerdeki çürükler temizliği zor alanlarda başlar. Fissür örtücüler dişlerde bulunan bu alanlardaki yüzeylerde sığlaştırma yapar, gıdaların tutunmasını azaltır ve fırçalanmayı kolaylaştıracak kadar uygun bir yüzey oluşturmaktadır. Bu uygulamaların yapılmasından sonra dişlerde çürük oluşumu % 70-80 oranında azalma göstermektedir.

Olası riskler:

Dişin iyileşme yeteneğine ve hastanın ağız bakımına bağlı olarak tedaviler her zaman başarılı olmayabilir. Dişte ağrı meydana gelirse ve diş restore edilebilecek durumda ise kanal tedavisi yapılır. Aksi durumlarda cerrahi tedavi planlanır. Nadir de olsa kullanılan materyale karşı hastada alerjik reaksiyon gelişebilir. Dolgu yapılırken veya yapıldıktan sonra geriye kalan sağlam diş dokusunun miktarına bağlı olarak diş kırılabilir.
Tedavi sonrası dikkat edilmesi gereken hususlar: Yapılan çocuk diş dolgusu nun kırılması ve düşmesi durumunda hasta çok geçmeden hekimine başvurmalıdır. Yapılan işlem sonrasında çocuğunuzda herhangi bir rahatsızlık olursa (şiddetli ağrı, gıda birikimi, sivri veya pürüzlü kalan alan, yükseklik vb.) hekiminize bildiriniz. Girişim sonrası ağrı veya hassasiyet ortaya çıkabilir ve bir süre devam edebilir. Yapılan dolguların başarısı dişin yapısına, ağız bakımı ve beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak değişebilir.

Diş tedavisi korkutucu çocuğumu korkutmak istemiyorum!

Ebeveynlerin geçmişte yaşadıkları kötü diş tedavisi tecrübeleri, aynı hissiyatı çocuklarına da yaşatmak istemedikleri için tedaviden uzun süre kaçmalarına, ağrı oluşana kadar diş hekimine gitmemelerine neden olur. Ağrı oluştuktan sonra doktoru ziyaret eden çocukta ise ağrının yarattığı huzursuzluk, hiç tanımadığı birinin canını daha çok acıtmayacağına güvenememe ve yapılacak işleme dair duyduğu kaygılar, tedaviyi daha karmaşık bir hale sokar.

Çocukların, dişlenmenin ilk başladığı yıllardan itibaren kontrol amaçlı diş hekimine götürülmesi, hem çocuk ve hekim arasında güçlü bir bağ kurulmasına hem de oluşabilecek çürüklerin erken keşfine ve basit yöntemlerle tedavi edilebilmesine yardımcı olur. Böylece çocukta, diş hekiminin aslında korkulacak biri olmadığı ve diş tedavisinin ağrılı bir işlem olmadığı algısı oluşturulabilir. 

Cocuk Diş

Çocuk diş

Çocuklarda Diş Çekimi

Çocuklarda Diş Çekimi: Bazı durumlarda çürük, dişin canlı kısmına kadar ilerlemiştir ve dişin köklerinde çene kemiğine kadar dayanmış iltihaplı bir durum gelişebilir. Böyle durumlarda bu bir süt dişiyse ve alttan gelen daimi dişin sürmesi çok yakınsa çekim yapılabilir. Daimi dişin sürme zamanı yakın değilse çekilen dişin yerine bir yer tutucu yapılması gerekir.

Çocuklarda Oluşmuş Diş Problemlerinin Tedavi Edilmesi

Çürük: Dişteki çürük kısım temizlenerek kalıcı veya geçici bir dolgu maddesiyle doldurulur. Çürük çok ilerlemişse, dişin canlı kısmına kadar kanal tedavisi uygulanabilir.

Darbe: Bazen düşme veya yaralanma durumunda diş yerinden çıkabilir ya da kırılabilir. Kaza sonucu dişte bir kırılma oluşursa, dişi ılık su ile silip temiz tutarak zaman kaybetmeden diş hekimine gidilmelidir.

Çocuklarda diş çekimi sırasında/ sonrasında oluşma ihtimali bulunan yan etkiler şunlardır:

  • Birkaç günlük ev istirahatini gerektirecek rahatsızlık hissi veya şişlik,
  • Ağız açma / kapama hareketlerinde kısıtlılık,
  • Çekim bölgesinde yüzde renk değişikliği,
  • Süresi uzayabilecek şekilde hafif/orta /ağır kanama,
  • Çekim bölgesine ait sinirlerde geçici ya da kalıcı uyuşukluk (dil, dudak, çene ucu),
  • Çekim sonrasında ağrı veya enfeksiyon.

Yukarıda size açıklanan komplikasyonlardan herhangi biri olduğunda vakit kaybetmeden hekiminize başvurunuz. Çekim esnasında kırılan kök parçaları çok derinde ise alttaki daimi dişin zarar görmemesi için çıkartılmak için zorlanmaz.

Diş çekiminden sonra nelere dikkat edilmeli?

Diş çekimi

Anestezi ile diş çekimi yapıldığı için; uyuşukluk geçene kadar çocuğun dudak ve yanaklarını ısırmamalarına dikkat ediniz. Bunun için gazlı bez ısırtılabilir. Uyuşukluk geçene kadar çocuğa yemek yedirilmemelidir.

  • Diş çekimi öncesi ya da sonrasında antibiyotik, ağrı kesici ya da ağız gargarası önerilebilir. Bu ilaçları tarif edildiği şekilde çocuğunuza kullandırmanız gerekmektedir.
  • Çekimden sonra çekim boşluğuna yerleştirilen gazlıbez yaklaşık 20 dakika ısırıldıktan sonra atılmalı, yerine tekrar başka bir şey konmamalıdır.
  • Çekimden sonra tükürük yutulmalıdır, ağızda biriktirilmemelidir. Kesinlikle sürekli olarak dışarıya tükürülmemelidir.
  • Çekim boşluğu dil ve yanak ile vakumlanmamalıdır.
  • Çekim boşluğu dil veya el ile oynanmamalıdır.
  • Ağız bakımı: çekim yapıldığı gün diş fırçalarken çekim bölgesine dokunmamak gerekir.
  • Diyet önerileri: çekim yapıldığı gün çok sıcak yiyecek-içeceklerden kaçınılmalıdır.
  • Eğer diş fizyolojik düşme zamanından önce çekildiyse, doktorunuzun yer tutucu yapılması için verdiği randevuyu ihmal etmemelisiniz. Çenede yer kaybının görülmesi en çok çekimden sonraki 6 ayda görülmektedir. Bu nedenle çekimi takiben hemen yer tutucu yapılması önemlidir.

@Instagram Takip İçin Tıklayınız

ağız kokusu

Ağız Kokusu

“Ağız kokusu neden olur?” birçok kişi tarafından merak edilen bir konudur. Tıp dilinde halitosis olarak adlandırılan ağız kokusu, günün herhangi bir saatinde yakın temasa gerek kalmaksızın hissedilen ve yediğimiz içtiğimiz maddelere bağlı olmadan duyulan kötü koku olarak tanımlanıyor. Çoğu kişi sabah ağız kokusu ile uyanır. Fizyolojik saydığımız bu durum birkaç saat sürer. Uyku sırasında azalan tükürük akışı, sindirim kanalında biriken gazlar nedeniyle olur. Beslenme sonrası oluşan koku da fizyolojiktir. Sarımsak gibi aromatik gıdaların kana geçen uçucu gazlarının atılması ile oluşur.
 Ağız kokusu sebepleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Gıdalar: Dişlerin arasındaki veya çevresindeki biriken yiyecek parçacıklarının parçalanması bakterileri artırabilir ve kötü kokuya neden olabilir. Soğan, sarımsak ve baharat gibi bazı yiyeceklerin tüketilmesi de ağız kokusuna neden olabilir. 
  • Tütün ürünleri: Sigara içmek hoş olmayan ağız kokusuna neden olur. Sigara içenlerin ve diğer tütün ürünleri kullanıcılarının, bir başka ağız kokusu kaynağı olan diş eti hastalığına sahip olma olasılıkları daha yüksektir.
  • Yetersiz diş bakımı: Düzenli diş fırçalamayan ve diş ipi kullanmayan bireylerde, yiyecek parçacıkları ağızda kalıp ağız kokusuna neden olur. Bu gibi durumlarda, dişlerde renksiz ve yapışkan bir bakteri plağı oluşur. Bakteri plağı temizlenmediği takdirde, diş etlerini tahriş edebilir ve sonunda diş ve diş etlerinin arasında plak dolgulu cepler oluşturabilir (periodontitis). Dil ayrıca koku üreten bakterileri de hapsedebilir. Düzenli olarak temizlenmeyen veya uygun şekilde takılmayan protezler, kokuya neden olan bakteri ve yiyecek parçacıklarını barındırabilir.
  • Ağız kuruluğu: Tükürük, kötü kokulara neden olan partikülleri temizleyerek, ağzı temizlemeye yardımcı olur. Tıp dilinde kserostomi denilen ağız kuruluğunda, tükürük üretimi azaldığı için ağız kokusu artabilir. Ağız kuruluğu uyku sırasında doğal olarak oluşur, sabahları insanlarda normal olarak gözlenen kötü ağız kokusuna yol açar. Bu durum ağzı açık uyuyanlarda kötüleşerek daha fazla fark edilir. Kronik kuru ağız, bazı hastalıklardan ya da tükürük bezlerindeki problemlerden kaynaklanabilir.
  • İlaçlar: Bazı ilaçlar ağız kuruluğuna katkıda bulunup dolaylı olarak ağız kokusuna neden olur. Bazı ilaçlar ise vücutta metabolize olup parçalandıktan sonra birtakım kimyasallar oluştururlar. Bu kimyasallar kan dolaşımına katılıp ciğerlere ilerler ve kötü kokuya neden olur. 
  • Ağızdaki enfeksiyonlar: Diş çekilmesi gibi ağız ve çene cerrahisi sonrasında ağızda oluşan yaralar, kötü kokuya neden olabilir. Bunun haricinde diş çürümeleri ve diş eti hastalıkları da kötü kokulara neden olur.
  • Burun ve boğaz hastalıkları: Sinüs enfeksiyonları, geniz akıntıları ve boğaz enfeksiyonları ağız kokularına neden olur. 

Ağız Kokusu Diğer Tıbbi Sebepler:

Gastroözofageal reflü hastalığı gibi mide ile ilgili problemler ağız kokusuna neden olabilir. Bunun haricinde diyabet gibi metabolik bozukluklar veya kanserler belirgin bir ağız kokusuna neden olur. Küçük çocuklarda ağız kokusu, bir burun deliğine gizli bir şekilde yerleşen bir yiyecek parçasından ya da yabancı bir cisimden kaynaklanabilir. Kan biyokimyasının değişmesi (diyabet, gut hastalığı, böbrek yetmezliği) de ağız kokusu oluşturduğuna rastlanabiliyor. Bunların dışında ağız kokusuna yol açan diğer etkenleri şöyle sıralayabiliriz:

– Kullanılan bazı ilaçlar (örneğin bazı antidepresanlar ve neoplastik ilaçlar)
– Vitamin A, vitamin B12 yetersizliği
– Yaşlılık
– Demir ve çinko eksikliği
– Sıvı eksikliği nedeniyle hatalı yapılan diyetler, açlık
– Kafein, alkol, tütün

Ağız Kokusunu Önlemek İçin Ne Yapılmalı?

– Ağızdan kaynaklı olabilecek sorunlar giderildikten sonra hastanın iyi bir ağız hijyeni kazanması gerekiyor.
– Doğru ve etkin diş fırçalama, diş ipi ve dil fırçası kullanımı, varsa protezlerin temizliğinin sağlanması önem taşıyor.
– Çinko içeren gargaralar ve sakız kullanımı işe yarıyor.
– Bol ve sık su tüketilmesine dikkat etmek gerekiyor.
– Aç kalmamak ağız kokusunu engellemede etkili oluyor.
– Probiyotikten zengin gıdalar alınmasına önem vermek gerekiyor.
– Ceviz, fıstık gibi çerezler, tarçın, bitkisel çaylar, nane, maydanoz, elma, salatalık gibi gıdalar ağız kokusunu önlemede yardımcı olabiliyor.

Ağız Gargaraları ve Diş Macunları

Ağız kokusu dişlerde bakteri birikimi (plak) nedeniyle oluşuyorsa, diş hekimi bakterileri öldüren ağız gargarası önerebilir. Bunun haricinde antibakteriyel bir madde içeren bir diş macunu da önerilebilir.

Diş Hastalıklarının Tedavisi

Hastada diş eti hastalığı tespit edildiği takdirde kişi, bir diş eti uzmanına (periodontist) havale edilebilir. Diş eti hastalığı, diş etinin çekilmesine neden olur. Bu durum, oluşan bu boşluklara kötü koku oluşturan bakterilerin yerleşmesine zemin hazırlar. Buradaki bakteriler sadece bir diş hekimi tarafından temizlenebilir. 

Diş hekimi, diş ve diş etlerini sağlıklı bulursa, kokunun kaynağının tedavisi için hastayı farklı bir uzmana gönderebilir. Enfeksiyonların tedavisi için antibiyotik, reflünün tedavi ise diyet ve mide asidinin etkisini azaltmayı sağlayan ilaçlarla yapılır.

Videolar İçin Tıklayınız

diş eti çekilmesi

Diş Eti Çekilmesi

Diş Eti Çekilmesi

Diş eti çekilmesi, her bireyde görülen diş hastalıkların en başında geliyor. Diş eti çekilmesi özellikle düzensiz ve yetersiz beslenme, vitamin ve mineral eksiklikleri, bakım eksiklikleri ya da plak gibi etkenler yüzünden gelişebilir. Dişleri saran pembe doku geriye çekildiğinde diş eti çekilmesi meydana gelir. Diş eti çekilmesi sonucunda gerekli önlemler alınmadığında diş kayıpları görülebilir. Diş eti çekilmesi sorunu yaşayan bireyler, problem başladıktan hemen sonra diş hekimini ziyaret etmeli ve mutlaka diş eti tedavisi yaptırmalıdır.

diş eti çekilmesiDiş eti çekilmesi neden olur?

Diş eti çekilmesinin birçok nedeni vardır.

Yaş:

İleri yaşlarda vücudumuzda her organda olduğu gibi, diş etlerimizde de çekilmeler olmaktadır. Bu doğal bir durumdur. Yaşlı kişilerde bu durum çürük oluşumu, diş hassasiyeti ve görüntüsel bir sorun oluşturmuyorsa herhangi bir tedavi önerilmemektedir.

İleri Düzeyde Diş Eti İltihabı

Bakteriyel plak birikimine bağlı olarak oluşan diş eti iltihabı durdurulamadığı durumlarda  hemen diş etlerinin altında yer alan kemik dokusuna ilerleyerek kemik yıkımı meydana getirirler. Kemik erimesi sonucu üzerinde yer alan diş eti de kemiği takip ederek yavaş yavaş çekilir ve dişler arasında bazı boşluklar oluşur.

Anatomik Faktörler

Bazı kişilerde yapısal olarak veya genetik faktörlerle dişlerin köklerini çevreleyen kemik yapısı incedir. Bu kişilerde diş eti çekilme oranı nispeten yüksektir. Ayrıca alt çene eklemindeki problemler nedeniyle oluşan kapanış bozuklukları dişlerin pozisyonunu da etkileyebileceği için diş etleri çekilmeleri izlenebilmektedir.

Ortodontik Tedaviler Sonucu:

Bilindiği gibi ortodontik tedavilerde dişler hareket ettirilmektedir. Bu hareketlenmeler sırasında özellikle ince çene kemiği bölgelerinde kemik erimesine bağlı olarak istenmeyen diş eti çekilmeleri oluşabilir.

Hatalı Protetik Restorasyonlar

Diş hekimleri tarafından yapılmış olan hatalı dolgular (taşkın, diş etlerine baskı uygulayan veya parlatılma işlemi uygulanmamış)  veya yanlış planlanmış implant ve protetik restorasyonlar (sabit porselen köprü, hareketli protezler gibi) diş etlerinde istenmeyen çekilmelere neden olabilmektedir.

Diş Taşı Oluşumu:

Diş taşları temizlenemeyen yumuşak, püremsi bir eklenti olan bakteriyel plağın tükürük içerisinden kalsiyum iyonu alarak sertleşmesi sonucu oluşmaktadır. Diş etlerine mekanik baskı yaparak diş eti çekilmesini tetikleyebilmektedir.

Bazı Diş Eti Operasyonları Sonrası

Yapılan diş eti tedavileri sonucu özellikle ödemli ve şiş olan diş eti dokusunun iyileşmesine bağlı olarak bir miktar büzülme olmaktadır. Bu aslında iyileşmenin bir göstergesidir. Ayrıca cerrahi işlem uygulanan diş eti tedavilerinde iltihaplı dokular mecburen çıkarılmakta ve bu işlemin sonucunda da diş eti çekilmeleri kaçınılmaz olarak oluşabilmektedir.

Bazı Alışkanlıklar

Sigara kullanımı,tırnak yeme alışkanlığı veya piercing kullanımı gibi durumlarda diş eti çekilmeleri görülebilmektedir. Ayrıca hijyenik olmayan kürdanların gelişigüzel kullanımı diş etlerini olumsuz yönde etkileyerek çekilme nedeni olabilir.

Diş eti hastalıkları

Gingivitis;

Gingivitis, diş eti hastalığının başlangıcıdır. Gingivitis tedavi edilmediğinde ilerleyerek, diş etlerine ve çene kemiğine hasar verir. Ağız kokusu ile kendisini belli eder.

Periodontis;

Diş eti hastalıklarının ileri aşaması olan Periodontis; dişleri destekleyen kemiğe ve dokuya hasar veren bir problemdir. Bu hastalıkta dişlerde sallanma ve diş kayıpları meydana gelir.

Diş eti ameliyatı

Diş eti ameliyatı öncesinde tedavi gerçekleştirilmelidir. Öncelikli olarak dişlerin temizlenmesi gerekir. Diş hekiminin geçekleştirdiği bir hafta ara ile iki kere diş temizliği uygulaması sonrasında diş eti ameliyatı gerçekleştirilebilir. Diş eti ameliyat, kullanılan ultrasonik cihazlar sayesinde son derece başarılı sonuçlar alınmasını sağlar. Diş eti ameliyatıhastaya anestezi uygulanarak gerçekleştirilir; diş etinden açılan kesi içerisinden diş köküne ulaşılır. Diş kökü içerisine oluşan şekil bozuklukları, tartar ve diğer hastalıklar tedavi edilir.

Diş eti bakımı

Diş eti çekilmesi belirtileri yaşanmaya başladığı andan itibaren öncelikle diş hekimine gidilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. Diş eti bakımı ile diş eti çekilmesinin önüne geçilebilir. Günde en az 2 defa size uygun diş macunu ve diş fırçasıyla dişler fırçalanmalıdır. Diş ipi ve gargara kullanmak alışkanlık haline getirilmelidir. Kalsiyum gibi vitamin açısından zengin gıdalar ile beslenilmelidir. Peynir, süt, yumurta tüketimini arttırmak faydalı olacaktır.

Diş eti çekilmesi nasıl tedavi edilir?

Diş eti çekilmesi eğer kök yüzeyleri açıkta ve hassasiyeti çok fazla ise öncelikle ilk tedavi aşamaları uygulanır. Daha sonra gerek görülürse cerrahi bir müdahale ile yumuşak doku greftleri kullanılır. Dişeti çekilmeleri sigara kullanımı, genetik faktörler ve stres gibi birçok nedene bağlı olarak yaşansa da en önemli nedeni diş taşıdır.

Diş taşları başta dişetinde enfeksiyonlara ve hastalıklarına neden olur. Ardından kanama ve ağız kokusu ile kendini gösterir. Son aşaması olarak dişeti çekilmelerinin yaşanmasına nede olur. Hastaların bu belirtiler karşısında öncelikle diş taşlarının temizliğini yaptırması ve düzenli olarak doğru diş fırçalama teknikleri ile hijyeni sağlamaları gerekir. Çünkü dişeti çekilmesinin tedavisi çekilen dişetlerini geri getirmenin mümkün olmadığı durumları yaratması nedeni ile mevcut dişetinin daha fazla çekilmesini önlemek amacıyla yapılmaktadır. Özellikle tedavi sonrasında hastanın diş sağlığını idam etmesi için diş taşı temizliğini yaptırması, dişlerini düzenli fırçalaması ve ara yüz temizliğini yapması gerekir. Diş eti çekilmesinde uygulanan tedavi adımları üç şekilde izlenmektedir.

Meydana gelen hasarın tedavisi

Dişeti üzerinde meydana gelen hasarlı bölgeye dolgu uygulaması veya dişin tamamen kaplanması ile tedavisi gerçekleştirilir. Bu sayede meydana gelen hassasiyet sorunu da ortadan kalmış olur.

Diş hassasiyetinin tedavi edilmesi

Çekilen dişeti dokusunun cerrahi olarak yerine getirilmesi:

Dişeti cerrahisi iki şekilde uygulanmaktadır. Greftleme adı verilen hastanın damağından alınan greft adı verilen parçanın dişeti çekilmesinin yapıldığı bölgeye uygulanmasıdır. İkinci yöntem ise kaydırma denilen bir metotla, çekilmenin yaşandığı bölgenin yanında sağlam doku varsa eğer, o doku bölgesinin çekilmenin üzerine kaydırılması sonucu kapatılması işlemidir.

Diş eti tedavisinde yenilikler:

Son yıllarda teknolojiye paralel olarak dişeti tedavisinde birçok yenilik meydana gelmiştir. Greftleme operasyonlarında artık birçok durumda hastadan alınan greftler yerine yapay greftler kullanılmaktadır. Bu sayede tedavi sonrasındaki rahatsızlık ortadan kaldırılır. Kaydırma operasyonlarında ise kullanılan mine matrix protein esaslı jeller kullanılarak tedavinin başarı oranı artırılır ve tedavi sonrasında oluşan konforsuzluğun önüne geçer

@GoldenSmile

Lazerle Diş Beyazlatma

Dişleri Beyazlatmak

Dişleri Beyazlatmak

Dişleri Beyazlatmak: Dişlerde lekelenmeler sıklıkla görülür. Fakat günümüzde çeşitli beyazlatma yöntemleri ile diş lekelenmelerinin üstesinden gelmek mümkün. Dişlerde beyaz bir görünümü lazer ile diş beyazlatma yöntemi ile elde edebilirsiniz. Her insan bakımlı ve güzel bir görünüm elde etmek ister. Daha bakımlı saçlar ve cilt isteyebileceği gibi bakımlı, parlak ve bembeyaz dişler isteyebilir. Dişlerin bakımlı olması için lekelerin temizlenip beyaz bir görünüm elde edilmesi gerekir. Bunun yanında diş eti sağlığının da elbette yapılması gerekmektedir. Beyazlatma yöntemlerinden biri de lazer ile diş beyazlatma yöntemidir. Dişlerin lekeli ve sarı olmasının birçok nedeni vardır. Bunlardan bazıları doğuştan bazıları ise çeşitli gıdalar nedeni ile olabilir. Fakat tedavisi mümkün.

Dişlerim Ne Kadar Beyazlar veya Dişlerim Nasıl Beyazlar?

Dişlerinizin ne kadar beyazlayacağı aslında değişkenlik gösterir. Yalnızca 2 ya da 3 renk tonu açılması gülüşünüzde çarpıcı bir değişiklik yaratır. Diş renginin ne kadar açıldığının standart bir sistemi yoktur. Genelde Vita’nın renk skalası dikkate alınır.

Vita skalası basitçe 4 temel renge ayrılır:
A- Kırmızımsı kahverengi
B- Kırmızımsı sarı
C- Gri
D- Kırmızımsı gri

A renginin 5 adet alt tonu vardır. B, C ve D rengi 4 adet alt tonlara ayrılır.

Doğal dişlerinizin her biri farkı renk tonundadır. Köpek dişleriniz hepsinden daha koyu tondadır. Ön grup kesici dişleriniz daha açık,azı dişleriniz ise köpek dişi ile kesici dişleri arasında bir renktedir. Bleachingde amaç kişisel doğal beyazlığı yakalamaktır.Kullanılan bleaching maddeleri tanıtılırken 8-10 ton arasında dişlerinizin renginin açıldığı söylenir.Aslında bu 2-4 ana ton açılması anlamına gelir.

Dişlerinizin yapısı ,şu andaki rengi, uygulama tekniği beyazlatma sonucunu etkiler. Günümüzde mükemmel sonuçlar alınabilecek teknikler gelişmiştir. Herkesin diş yapısı ve rengi farklı olduğu için tek tip bir beyazlatma sonucu elde edilmez.

Dişleri Beyazlatmak Fiyatları?

Diş beyazlatma fiyatları genellikle sabit bir fiyat bulunmamakla birlikte ortalama 500 TL ile 3000 TL arasında fiyat değişikliği görülmektedir. Her bir prosedür için fiyatlar ayrı ayrı aşağıdaki gibidir:

Lazer ile diş beyazlatma yönteminde fiyat aralığı 500 TL ile 1200 TL arası,

Jeller ile diş beyazlatma yöntemindeki fiyat aralığı 300 TL ile 700 TL arası iken,

Diş ağartma yöntemi ile diş beyazlatma yönteminde ise 700 TL’den başlayan fiyatlar uygulanır.

Diş beyazlatma işlemi sizin tercihiniz olduğu için herhangi bir devlet kurumu tarafından karşılanmaz.

Dişleri Beyazlatmak Yöntemleri Kimlere Uygulanabilir?

Diş beyazlatma yöntemleri dişlerinin rengi önceki dönemlerde beyaz olup da sonrasında sararan kişilere uygulanabilir. Dişin iç kısımlarında oluşan renklenmelerde. Doğuştan sarı olan dişlerde uygulanabilir. Kişilere estetik diş yapılıyorsa dişlerde beyazlatma yapılabilir. Ateşli hastalıklar sonucunda dişlerde meydana gelen sararmalarda uygulanabilir.

Bu Tedavi Kimlere Yapılmaz?

18 yaşın altında ki bireylere yapılmamasını öneriyoruz.

Hamile kişilerde.

Dişleri beyazlatmak tedavisi görecek kişilerde çay alımının azaltılması gerekir. Eğer bu alım azaltılmazsa tedavinin faydası görülemeyecektir.

Diş eti çekilmesi oluşan kişilerde köklerin açığa çıktığı durumlarda.

Lazer İle Dişleri Beyazlatmak Nasıl Yapılır?

Tedavi aşamasından önce uzman bir diş hekimi tarafından hastanın bu tedaviye uygun olup olmadığı kesinleştirilir. Eğer uygun ise tedavi sonrasında farklılıkları göstermek için resim alınabilir. Dişteki lekelenmeler koyu ve zor bir leke ise ev tipi beyazlatma uygulanabilir. Lazer ile beyazlatma işlemi yapılmadan önce; hasta tedaviye gelmeden önce dişlerini florürsüz diş macunu ile fırçalamalıdır. Sonrasında seansa başlarken dişler temizlenir. Diş eti ve dudakların zarar görmemesi için koruyucu takılır. Dişlere jel sürülerek alanlara yaklaşık 30 saniyelik ışınlamalar yapılır. Tabi bu ışınlama süresi hastalara göre ve cihaza göre değişiklik gösterebilir. Jeller uzaklaştırılarak işlem tamamlanır. Eğer ihtiyaç var ise beraberinde ev tipi beyazlatma ile devam edilebilir. Fakat gerek yok ise, hastanın 24 saat boyunca çay, kahve ve sigara gibi tedaviyi olumsuz etkileyecek içeceklerden uzak durması gerekir.

Lazerle Diş Beyazlatmanın Ömrü Ne Kadardır?

Sık sorulan sorulardan birisidir. Ömrü kişiden kişiye göre değişiklik gösterebilmektedir. Fakat genel olarak 3 yıl kadar sürebilirliği vardır. Ama bu sürede tüketilen çay, kahve gibi içeceklerin kullanım miktarı çok önemlidir. Miktarı ayarlanır ve ağız bakımına dikkat edilirse bu süre uzayabilir. Tam tersi olursa süre kısalacaktır.

Dişleri beyazlatmak uygulamaları ve dişlerin hangi aralıklarla beyazlatılması gerektiği konusunda detaylı bilgi için Golden Smile(Altın Gülüş) Ağız ve Diş Sağlığı Merkezimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

Diş beyazlatma

Lazerle Diş Beyazlatmak Yapılmadan Önce;

  • Dişler kliniğe gelmeden önce flour içermeyen bir macunla fırçalanmalıdır
  • Dişler seansın başında pomza ile temizlenir
  • Dişetleri ve dudaklar özel koruyucular ile korunur.
  • Dişlere beyazlatıcılı jel-toz sürülüp her bölge 30 sn lik ışınlamalara maruz bırakılır. Bu ışınlama süresi her bir diş için kullanılan cihaza ve jele göre değişiklik gösterir.
  • Diş eti ve dudaklara uygulanan koruyucu jel ve koruyucu bariyerler uzaklaştırılarak seans tamamlanır. Kişi ihtiyaç duyarsa ev tipi beyazlatmaya devam edilir.
  • Ev tipi beyazlatmaya devam edilmeyecek ise ilk 24 saat içinde kesinlikle çay , kahve ,sigara gibi dişin renklenmesine sebebiyet verecek içecek ve yiyeceklerden mutlaka uzak durmak gerekir.

 

diş fırçalama

Diş Fırçalama

Diş Fırçalama:

Dişler her yemek yedikten sonra fırçalanmalıdır. Dişte kalan gıda artıkları bir müddet sonra glikoz yani asit haline dönüşür ve çürümeye neden olur. Sadece dış değil iç cephe de mutlaka fırçalanmalıdır. Dişlerin 4 tane yüzeyi vardır.

Diş Fırçalama Nasıl yapılmalı ve Süresi Ne olmalıdır?

Dış, iç, çiğneyici ve diş arası yüzeyler iyice fırçalanmalıdır. Diş arasındaki olukları fırçanın kıllarının girmesini sağlamalıyız. Bunun için dişe 45 derecelik bir açıyla yaklaşıp o şekilde fırçayı sürmek gerekir. Sadece ileri geri değil oval hareketlerle fırçalayalım. İç tarafları da fırçalamak gerekir.

Bu süre mutlaka 2-3 dakika olmalıdır. Dişlerin de canlı olduğu unutulmamalı, zedelemeden fırçalamaya özen gösterilmelidir. Basınçla diş fırçalamamak gerekir. Diş fırçanız 1 ay içinde deforme oluyorsa diş fırçalama tekniğiniz yanlış demektir. Diş macunu ise az olabilir. Çok sürmeye gerek yoktur. Diş etleri ve dil de mutlaka fırçalanmalıdır.

Diş Fırçalama TeknikleriDüzenli diş fırçalamak dişleri beyazlatır mı?

Mevcut olan beyazlığı korur. Yediğimiz ve içtiğimiz gıdalar dişlerin üzerinde kalabilir. Bu genelde dişlerin rengini bozar. Fırçalamak bu diş boyayan gıdaların dişlerden uzaklaşmasını sağlar. Düzenli fırçalama dişlerin pırıl pırıl olmasını sağlar. Dış, iç, çiğneyici ve diş arası yüzeyler iyice fırçalanmalıdır. Diş arasındaki olukları fırçanın kıllarının girmesini sağlamalıyız. Bunun için dişe 45 derecelik bir açıyla yaklaşıp o şekilde fırçayı sürmek gerekir. Klasik diş fırçası ya da elektrikli diş fırçası tamamen kişinin kendisine bırakılır. İkisi de kullanılabilir, hemen hemen aynı etkiye sahiptirler. Normal diş fırçası ile maksimum bir dakikada yapılan hareket sayısı elektrikli fırçada çok daha fazladır. Bu nedenle elektrikli diş fırçasının dişler üzerindeki etkisi normal fırçaya göre daha fazladır. El becerisini kaybetmiş yaşlı hastalarda ya da çocuk hastalarda elektrikli diş fırçası kullanımı daha faydalıdır.

Fırçalama sırasında yaşanabilecek olumsuzluklar nelerdir?

Dişlerinizi fırçalama sırasında diş etlerinizde kanama olursa, bunun nedeni bu bölgelerin temizlenememiş ve bakteri plağı ya da taşla çevrili olmasındandır. Kanama olduğu zaman fırçalamayı bırakmamanız gerekir. Sadece  fırçalama sırasında daha fazla dikkat edilmesi gerekir. Diş etlerindeki kanamalar belli bir süre sonunda kesilmezse, ağzınızda diş taşı oluşumları olabilir ya da doğru bir şekilde  fırçalamayı yapamıyor olabilirsiniz. Diş fırçaları her zaman kişiye özel kullanılmalı ve 2-3 ay arayla yenisiyle değiştirilmelidir. Özellikle diş ipi ve ara yüz fırçalarının kullanılmasının ihmal edilmemesi gerekir.

Fırçalama sırasında yapılan hatalar nedir?

  1. Diş fırçalarken yapılan en büyük yanlış sadece dişlerin fırçalanmasıdır. Diş fırçalanırken mutlaka diş etlerinin de fırçalanması gerekmektedir.
  2. Dişlerde çok kısa süreyle yapılan fırçalamalar faydalı etki göstermeyecektir.
  3. Diş fırçalarken yapılan yapılan diğerbir hata, diş macununun gerektiğinden fazla kullanılmasıdır. Diş macunu fırçanın üzerine nohutun yarısı kadar konulmalıdır. Bu arada 6 yaş altındaki çocuklarda diş macunu daha da az kullandırılmalı, 12 yaş üstündeki çocuklara ise diş fırçalamadan sonra, 3-4 defa ağızlarının suyla çalkalatılması sağlanmalıdır.
  4. Sadece diş macunları ve gargaralardan fayda beklenmesi de yanlış bir tutumdur. Diş fırçalama düzgün yapılmadığı takdirde, dişlerin temizlenmesi mümkün olmayacaktır.
  5. Ağız içinde olan çarpık yapıda dişlerin fırçalanması sırasında, fırçanın dişin konumuna uygun şekilde  hareket ettirilmesi gerekir.
  6. Dişler için kullanılan diş tozunun fazla kullanılmaması gerekir.
  7. Çok uzun süre devam eden fırçalama  derece zararlıdır.
  8. Aşırı oranda güç kullanıp, diş etlerinde ve dişlerde aşınmaya sebep olmak, fırçalama sırasında yapılan hataların içinde yer alır.
Diş duşu :

Yani ağız duşu dişlerin temizliği için geliştirilmiş hava ve suyu dişlerin üzerine çıkan bir cihazdır. Bu diş fırçasının yaptığı işi yapmaz ama diş fırçalamasının eksik yaptığı yönleri tamamlar. Kullanılması önerilir. Diş fırçasının kıllarının ve diş ipinin ulaşamadığı noktalara ulaşarak dişlerin temizlenmesini sağlar. Ağzında protez, implant ya da köprü olan kişilerin kullanması gereklidir. Doğal dişlerin temizliği için de faydalıdır. Cihazın ucuna herkesin kullanabileceği uçlar takılır. Uçları değişebilir. Cihazın haznesine içme suyu üstüne de gargara ilave edilir. Temizlik bu şekilde daha iyi yapılabilir. Kanaması olan, ağrılı hassas dişler nazik fırçalanmalıdır. Elbette bunun öncesinde diş hekimine gitmek ve bu hassasiyetlerin nedenini öğrenmek önemlidir.

Hassas Diş:

Hassas dişler genelde diş eti çekilmesi nedenlidir. Diş etinin altında kalması gereken kısımlar açığa çıkınca çekilme oluşur. Hekime gitmek gereklidir. Doğru diş fırçası ve diş macunu da seçerek durum ortadan kalkar. Beyazlatıcı diş macunları içeriğinde aşındırıcı partiküller bulundurduğundan hassas dişlere sahip kişiler tarafından kullanılmamalıdır. Diş fırçası kıllarının uçları yuvarlatılmış olmalıdır. Sağlıklı olan şekli budur.

Çocuklarda Diş Fırçalama Nasıl Sevdirilir?



Flor

Flor Gerceği

Diş çürüklerinin kontrolü ve engellenmesi için flor kullanımı diş hekimliği
alanında uzun yıllardır güvenli ve etkili bir yöntem olma özelliğini sürdürmektedir.

1. Florür nedir?

Flor iyonu, insan vücudu için yaşamsal değeri olan yedi eser elementten biridir Bu element, kimyasal yapısı gereği insan vücuduna sistemik olarak alındığında kemikler ve gelişmekte olan dişler gibi mineralize dokulara özel bir bağlanma göstermektedir. Dişleri çürüğe karşı koruduğu ve güçlendirdiği bilinen bir element olması nedeni ile, 50 yıldan daha uzun süredir Avrupa, Amerika ve diğer gelişmiş ülkelerde diş çürüklerinin önlenmesinde ve kontrolünde kullanılmaktadır.Doğru kullanıldığında diş çürüğünün önlenmesinde oldukça etkili ve güvenilir bir yöntemdir.

2. İnsanlar florürden hangi yollarla yararlanabilirler?

Flor insan sağlığı için iki yolla alınabilir. Sistemik olarak organizmaya içme sularının, sofra tuzlarının, sütün florürlenmesi gibi yöntemlerle veya tabletler ile katılabilmektedir. Yüzeyel olarak ise bireyler diş çürüklerinden korunmak için evde florürlü diş macunları ve ağız gargaralarını kullanabilirler. Ayrıca diş hekimleri, gerekli gördüklerinde, çocuk ve ergen hastalarını diş çürüklerinden korumak ve onların dişlerini ağızda oluşan asitlere karşı güçlendirmek için klinik koşullarında jel ve vernik gibi araçlarla fluorür uygulayabilirler. Günümüzde bunun  koruyucu etkisinden, dişlerin sürmesinden sonra yapılan yüzeyel uygulamalar ile sürme öncesi dönemdeki sistemik uygulamalardan daha fazla yarar sağlandığı bilinmektedir.

3. Florürün yararları nelerdir?

Florür diş minesini ağızda oluşan asitlere karşı dirençli hale getirir, ağızda çürük yapıcı
özellikteki bakterilerle savaşmaya yardımcı olur. Diş minesinin kristal yapısında meydana
gelen bozulmayı önler, yeniden onarılmasını kolaylaştırır. Yapılan kanıta dayalı araştırmalarda, florürün diş çürüğünden korunmada ve çürük kontrolünde hem güvenilir hem de çürük sıklığının düşürülmesinde oldukça etkili olduğu ortaya konmuştur. Güncel araştırmaların güvenilirliğinin en yüksek derecede kanıtlandığı yani bir başka deyişle en güvenilir bilgileri veren meta-analizleri ve klinik rehberleri içeren araştırma sonuçları incelendiğinde florür verniğinin yılda 2 kez uygulanmasının diş çürüklerini engellemede başarılı olduğu kesin bir bilgidir.

4. Florürlü diş macunları ile diş fırçalamanın yararları nelerdir?

Florürlü diş macunu ile düzenli olarak dişlerin fırçalanması, bir yandan mekanik olarak dişler üzerindeki mikrobiyal plağın uzaklaştırılmasını sağlarken, diğer yandan diş minesinin
yüzeyinde düşük dozda florürün hazır bulunmasına katkıda bulunmaktadır. Ağızda bulunan düşük dozdaki florür, diş minesinde oluşmaya başlayan çürük lezyonunda bulunan kristal yapıyı remineralize eder (çürük gelişiminin erken basamaklarında mine dokusunda kaybedilen kalsiyum, fosfat ve diğer iyonların tekrar mine yüzeyinde birikmesi yani sertleşmedir- yeniden kireç çökelmesini sağlar) ve diş minesinde asit ataklarına daha dirençli bir yapı meydana getirir. Florürlü diş macunlarının kullanımı ile diş çürüğünün tamamen önlenebileceği düşünülmemelidir. Çocukların dişlerinin doğru miktarda florürlü diş macunları ile fırçalanması, düzenli olarak diş ipi kullanılması, koruyucu uygulamalar, düzenli olarak dişhekimi kontrolüne gidilmesi ve sağlıklı beslenme durumunda diş çürüğüne karşı etkili bir şekilde korunulmaktadır.

5.Çocuklarda fluorürlü diş macunu kullanımına ne zaman başlamalı?

Türk Pedodonti Derneği, Amerikan Çocuk Diş Hekimliği Akademisi ve Avrupa Çocuk Diş
Hekimliği Akademisi bebeklerin ilk dişlerinin sürmesinden 3 yaşına kadar sürüntü (sıyırma)
şeklinde ya da pirinç tanesi kadar çocuk diş macunu kullanılması önerilmektedir. Yutkunma
refleksinin geliştiği 3 yaşından sonra bezelye tanesi büyüklüğünde diş macununa geçilmelidir. Diş çürüğü riski düşük olan, 1 yaşından sonra gece beslenmesi yapmayan, annesinin ağzında aktif diş çürüğü bulunmayan, şekerli ve karbonhidrat ağırlıklı beslenme yapmayan, liften zengin katı beslenmeye geçişi başarmış 3 yaşından küçük çocuklarda florür içermeyen diş macunları kullanılabilir. Bununla birlikte, küçük çocuklarda bu koşulları sağlamak ebeveynler için genellikle güç olduğundan, 6 aydan sonra 2 yaşına kadar 500 ppm florür içeren çocuk macunlarının sürüntü şeklinde kullanılması ve diş fırçalamanın ebeveyn tarafından yapılması önerilmektedir.

Tavsiyer:

FlorBu bilgilere ulaşabilmek için bebekler ilk süt dişinin sürmesinden sonra ve bir yaşına kadar
ilk diş muayenesi için mutlaka bir çocuk diş hekimine götürülmelidir. Çocuklar için geliştirilmesi gereken ince motor beceriler arasında bulunan diş fırçalama, doğru kalem tutma, ayakkabı bağcıklarını bağlayabilme gibi becerilerin de kazanıldığı 8-9 yaşlardan başlayarak çocuğun kendisi tarafından tam anlamı ile başarılabilmektedir. 4-5 yaşlarına kadar ebeveyn tarafından, 5-9 yaşına kadar ebeveyn gözetiminde diş fırçalama çocuk için ideal olandır. 9-16 yaş arasında da bir diş hekiminin kontrolünde çocuğun ağız hijyen durumu düzenli olarak izlenmelidir.

Öneri: Diş macunu miktarını ebeveynler ayarlamalı ve çocuklarının dişlerini ebeveynler fırçalamalıdır.

Öneri: Diş macunu miktarını ebeveynler ayarlamalı ve çocuklarının dişlerini ebeveynler fı

Yüksek çürük riskine sahip, 6 ay-2 yaş arası çocuklarda sürüntü şeklinde 500 ppm fluorür konsantrasyonuna sahip macunun, 2-6 yaş arası çocuklarda 1000 ppm konsantrasyona sahip macunun yarım bezelye tanesi büyüklüğünde, 6 yaş ve üstü çocukların 1450 ppm konsantrasyona sahip macunların bezelye tanesi kadar kullanılması önerilmektedir.

Yaş gruplarına göre diş macunlarındaki florür konsantrasyonları ve günlük kullanım miktarları:

Yaş Grubu Florür konsantrasyonu Günlük Kullanım Günlük Kullanım Miktarı
6 ay-2 yaş 500 ppm Sabah kahvaltıdan sonra ve
akşam yatmadan önce 2 kez
Sürüntü şeklinde
2-6 yaş arası 1000 + ppm Sabah kahvaltıdan sonra ve
akşam yatmadan önce 2 kez
Yarım bezelye
büyüklüğünde
6 yaş ve üstü 1450 ppm Sabah kahvaltıdan sonra ve
akşam yatmadan önce 2 kez
Bezelye
büyüklüğünde

Florür içeren diş macunlarının, ağız gargaralarının ve diş iplerinin kullanımı bireyin
evde uygulayabileceği yöntemler iken, flüorür vernik ve jelleri ise profesyonel
uygulamalardır. Bu uygulamalar diş hekimleri tarafından, klinik ortamında, diş hekimi
ünitinde, gerekli önlemler alınarak yapılmalıdır. Bu uygulamalardan önce çocuğun diş
çürüklerinin tedavi edilmesi ve ağız hijyeninin iyileştirilmesi gereklidir. Yüzeyel florür
uygulamalarının bir kez uygulanmasının bir yararı yoktur, çocuğun en üst düzeyde yarar
görebilmesi için her diş grubunun sürmesinden sonraki üç yıl boyunca devam ettirilmesi ve en az yılda iki kez yapılması gereklidir. Özellikle süt dişlerinde çürük ve dolgu bulunan çocuklar, erken çocukluk döneminde diş çürüğü ile tanışan çocuklar, sabit ortodontik tedavi gören çocuklar ve sağlık sorunları nedeniyle özel gereksinimi olan bireyler mutlaka yüzeyel florür uygulamalarından yararlandırılmalı ve bir çocuk diş hekiminin düzenli takibinde olmalıdır.

Florür verniği nedir?

Florür verniği diş çürüğüne karşı korunmaya, çürüğün gelişimini yavaşlatmaya ve
durdurmaya yardımcı, ağızda yavaş ve uzun süreli florür salımı sağlayan bir yöntemdir.
Vernikler reçine benzeri içerikleri ile florürün diş minesinin yüzeyine tutunmasını ve yavaş
yavaş salınarak diş ve çevresinde depolanmasını sağlarlar. Florür vernik (% 5 NaF) kullanımı, diş çürüklerinin önlenmesinde oldukça etkilidir ve koruyucu alanda standart sayılmaktadır. Amerikan Diş Hekimleri Birliği, Amerikan Pediatrik Diş Hekimliği Akademisi ve Amerikan Pediatri Akademisi, Avrupa Pedodonti Akademisi yüksek çürük risk gruplarında vernik uygulamasını önermektedir. Florür verniğinin diş çürüğünü tamamen önleyeceği düşünülmemelidir. Florür vernikleri çocukların dişlerinin doğru miktarda florürlü diş macunu ile fırçalanması, düzenli olarak diş ipi kullanılması, düzenli olarak diş hekimi kontrolüne gidilmesi ve sağlıklı beslenme durumunda diş çürüğüne karşı en etkili korunma yöntemidir. Uygulamanın sıklığı çocuğun diş çürüğü riskine bağlı olmaktadır.

Florür Verniği Güvenilirmidir?

Florür vernikleri çocukları diş çürüğüne karşı korumada diş hekimleri ve çocuk hekimleri
tarafından dünya genelinde uygulanan güvenilir bir yöntemdir.
Periyodik olarak uygulanmaları, çocuğun aynı zamanda düzenli olarak bir diş hekiminin
kontrolünde olmasını, çürüklerin daha başlangıç halinde iken saptanmasını ve durdurulmasını sağlar. Bunlara ek olarak çocuk, diş hekimi ve yapılan işlemler ile sağlıklı bir ilişki kurar ve yaşam boyu sürdüreceği olumlu bir sağlık davranışı geliştirir.
Florür vernikleri üretici firmalar tarafından tek kullanımlık paketler halinde üretilmektedir.Diş hekimi tarafından diş minesinin yüzeyine tek kullanımlık fırçalar ile ince bir film tabakası halinde uygulanır. Klinik koşullarında ve tükürük emici yardımı ile uygulanmalıdır. Bu şekilde florürün yutulma riski az olmaktadır. Uygulanması hızlı, pratik ve ağrısızdır. Yapışkan kıvamdadır, tükürük ile temas edince sertleşmektedir. Çocukların tolere edebileceği tat ve kokuya sahiptirler.

Florürün zararlı etkileri var mıdır?

Florürün zararlı etkileri kronik ve akut flüorür toksikasyonu olarak iki şekilde görülebilir. Kronik florür toksikasyonu, doğal su kaynaklarında yüksek dozda (1ppm’den fazla) florür bulunan bölgelerde yaşayanlarda görülen bir durumdur. Bu durumun görülebilmesi için bireylerin yüksek dozda florüre büyüme ve gelişim döneminde uzun süre (yıllarca) kümülatif olarak maruz kalması gereklidir. Bu olgularda alınan doza ve süreye bağlı olarak dişlerd (lekeli diş minesi) ve kemiklerde florozis olarak adlandırılan durum ortaya çıkar. Bu durum Türkiye gibi içme sularında florür bulunmayan ülkeler için yaygın değildir. Ülkemizde sadece Ağrı, Doğu Beyazıt ve Isparta gibi illerde florozis olgularına rastlanmıştır. Bu bölgelerde, içme suyunda yapılan düzenlemeler ile günümüzde 40 yaş üzerindeki bireylerde bu tür vakaya rastlanmamıştır. Piyasada satılmakta olan içme sularındaki flor miktarı 0.025 – 0.58 arasında değişmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından belirlenen optimal düzeylerden düşüktür. (0.7-1.2 ppm) Akut toksikasyon ise kaza ile florür içeren ürünlerin çok miktarda vücuda alınması ile gerçekleşir. Bu tür durumlarda, mutlaka uzman bir diş hekimine başvurulmalı ve kazaya uğrayan kişi en kısa sürede hastaneye ulaştırılmalıdır. Florür içeren diş macunları, gargaralar vb. tüm ilaçlar gibi küçük çocukların ulaşamayacağı yerlerde saklanmalıdır.

Erken çocukluk döneminde, genellikle ebeveyn kontrolü olmadan çocuğun diş fırçalaması ve
de fluorür içerikli diş macununun sık ve gerekenden fazla uygulanması özellikle de yutulması
ile dental fluorozis görülebilmektedir. Ancak diş muayenesi esnasında hekim tarafından
uygulanan topikal fluorürün fluorozise sebep olduğu hiç görülmemiştir. Fluoroziste dişlerin
üzerinde oldukça açık beyaz lekeler görülmektedir. Sıklıkla diş hekimi tarafından muayene
sırasında fark edilmektedir. Hafif fluorozis ağrılı bir durum değildir, dişlerin fonksiyonunu veya sağlığını etkilememektedir. Çocuğun sürekli dişleri sürmeye başladığında (yaklaşık 8 yaş civarı) fluorozis riski sona ermektedir.

Sonuç olarak:

Diş yüzeylerine yüzeyel olarak uygulanan az miktardaki florürün ağız diş sağlığının korunması ve sürdürülmesini sağladığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bununla birlikte, günümüzde tıpta ve kozmetik alanında kullanılan tüm kimyasal maddelerde olduğu gibi sistemik olarak optimalden fazla miktarda alınan florürün toksik ve istenmeyen yan etkileri bulunduğu da iyi bilinmektedir.Bu bilgilerin ışığında macunların kontrolsüz kullanımda florürün dental florozise nedenolabileceği ancak kanser, Down sendromu, konjenital malformasyonlar, küçük bebeklerde ölüm, ölüm, IQ/mental gerilik, iskeletsel florozis, guatr, primer dejeneratif demans, bilinçte azalma, menarş yaşı, idrar yolu taşları gibi diğer problemlerle ilişkisi konusunda kesin kanıtlar bulunmamaktadır. Çürük önlemek için kullanılan yüzeyel florür kaynakları toksik dozda florür içermemektedir ve güven vericidir. Diş hekimleri florür uygulamalarında gereken önlemleri alacak eğitim ve beceriye sahiptirler. Diş hekimlerinin önerdiği uygun miktarlarda kullanılan flor insan sağlığı üzerine hiçbir yan etki oluşturmamaktadır. Birçok ürünün hakkındaki asılsız söylentiler sağlığınıza zarar verebilir.

Videolar İçin Tıklayınız

 

yirmi yaş

20 lik Diş Çekimi

20 Lik Diş

gömülü diş
Gömülü Dişler

20 lik diş çekimi öncesinde oluşum evrelerine baktığımızda 12 yaşlarında başlayıp 20 li yaşlarda devam eden, yandaki resimde görüldüğü gibi bir süreç işlemektedir. Burda ne kadar erken davranırsak o kadar çabuk iyileşme ve kolay çekim olur.

 

20 lik Diş Çekimi, diş diziliminin en sonunda yer alan, alt ve üst çenede ikinci azı dişlerin sürmesinden daha sonra sürmeye çalışan azı dişlerimiz mevcuttur. Bu dişler genellikle 14- 20 yaş aralığında ve çenenin her iki yanında zorlayıcı şekilde sürmeye çalışırlar. Ancak çoğunlukla çene kemiği içinde kendilerine düzgün sürebilecekleri bir alan bulamadıkları için gömülü kalırlar. Çenedeki tüm dişlerin gömülü kalma ihtimali vardır ancak en sık gömülü kalan dişler alt üçüncü azı dişlerimiz yani alt yirmi yaş dişlerimizdir. Genellikle yirmili yaşlarda başımızı ağrıtan dişler oldukları için yirmi yaş dişi olarak adlandırılmışlardır.

Doğal sürme zamanları geldiği halde; çene kemiği içinde kalıp normal konumunu alamayan dişler gömülü diş olarak adlandırılır. Gömülü diş operasyonu korkulmaması gereken bir operasyondur. Dişler çeşitli sebeplerle çene kemiğinin içerisinde gömük kalabilirler. En sık gömük kalan dişlerin başını 20’lik dişler olarak da bilinen 3. büyük azı dişleri çekmektedir. Ancak köpek dişlerinin ve küçük azı dişlerinin gömük kalması da oldukça sık karşılaşılan bir durumdur.

Yirmi yaş dişleri neden gömülü kalırlar?

Yirmi yaş dişlerinin gömülü kalmaları ile ilgili ortaya atılmış birçok teori mevcuttur. Genetik olarak anneden gelen küçük çene yapısı ile babadan gelen büyük diş yapısı sonucundaki uyumsuzluklar, beslenme alışkanlıkları, süt dişlerinin erken kayıpları, çenede enfeksiyon, kist gibi patolojik oluşumların varlığı gibi birçok etkenin 20 yaş dişlerinin gömük kalmasına neden olduğu düşünülmüştür.Yine rafine ve yumuşak besinlerle beslenme sonucunda çene gelişiminin giderek daha sınırlı olması, yirmi yaş dişlerinin gömülü kalmasına dair bir neden olarak düşünülmüştür.

Yirmi yaş dişleri ne tür zararlar verirler?

Gömülü dişler, sıklıkla da 20 lik diş, çene kemiği içinden ağız içine doğru sürme için yeterli yer bulamadığında çene kemiğinde ve çevreleyen dokularda çeşitli rahatsızlıklara neden olurlar. Bunlardan en sık rastlananı ilgili bölgedeki diş ve çene ağrılarıdır.Yirmi yaş dişlerinin hemen önündeki ikinci büyük azı dişlerinde çürük olmamasına rağmen basıya bağlı ağrılar gözlenebilir. Gömülü yirmi yaş dişlerinin çekilmemesi durumunda bu basının devam etmesi nedeniyle ikinci büyük azı dişlerinde çürük, diş köklerinde erime ve apse oluşumu söz konusu olabilir. İhmal edilen durumlarda çene kemiği içinde kistler oluşarak daimi dişlerin kaybına ve çene kemiğinde kemik erimesine neden olabilirler.

 

 

Bütün 20 lik Dişler Çekilmeli mi?

Her gömük diş cerrahi olarak alınma gerekliliği yoktur ve çevre dokulara zararı olmayan, hastada sıkıntı oluşturmayan, çevresinde kistik değişiklikler bulunmayan gömük dişler takip edilmek koşuluyla çene kemiğinde bırakılabilir. Eğer gömük dişlerin herhangi bir sebeple alınması gerekiyorsa bu durumda cerrahi bir müdahale gerekmektedir.
Cerrahi operasyon düşüncesi de pek çok hastanın psikolojisini olumsuz yönde etkilemektedir.

20 lik Diş Çekiminden Korkmayın

20lik diş
             20lik diş

20 lik diş çekimi sırasında hastaların büyük bir kısmı enjeksiyon anını hissetmez ve hatırlamaz. Tedavi tamamlanıp sedasyon sonlandırıldığında yarım saatlik bir opersayonu beş dakikada bitmiş gibi hatırlarlar. Tüm tedavi sırasında uyanık ve bilinçli olan hastalar, bu şekilde rahat ve konforlu geçirdiği operasyon sonrasında dental fobisini de büyük ölçüde yener. Büyük bir cerrahi sonrası bile gülerek mutlu bir şekilde klinikten evinize gitmeniz nitröz oksit sedasyon yöntemiyle mümkündür.

Gömük Diş Belirtileri Nelerdir?

Düzgün bir şekilde çıkan yirmilik dişler genellikle hiçbir soruna neden olmamaktadır. Fakat gömülü olan ve düzgün bir şekilde hizalanmayan yirmilik dişler, bir takım problemleri beraberinde getirebilir.

Yirmilik dişlerin en sık görülen belirtileri şunlardır;

  • Diş etlerinde hassasiyet
  • Dişlerde ağrı
  • Baş ağrısı
  • Ağız kokusu
  • Çene ve kulak kısmında yaşanan ağrılar
  • Lenf bezlerinde şişlik

20lik diş belirtileri arasında en sık rastlananlar, ağrı ve hassasiyettir. Kişi besinleri çiğnerken, şiddetli bir ağrı hissedebilir. Yirmilik dişler, baş, çene ve kulak ağrılarına da neden olabilmektedir. Ağız kokusu, lenf bezlerinde şiddet ve hassasiyet gibi durumlar da, yirmi yaş dişlerinin belirtileri arasındadır.

20 lik diş çekimi  Sonrası Nelere Dikkat Edilmeli?

20 lik diş çekimi
            20 lik diş çekimi

20lik diş ameliyatından sonra, 1 gün boyunca ağız çalkalanmamalıdır. Operasyon sonrası, ağızda şişlik ve ağrı oluşabilir. Ağrıları hafifletmek için, hekimin uygun gördüğü ağrı kesiciler kullanılabilir. Şişlik durumunda, bölgeye buz kompresi uygulanabilir. Yirmilik diş ameliyatından sonra en az 3 gün sigara ve alkol kullanılmaması, oldukça önemlidir. İlk bir hafta fazla soğuk ve sıcak gıdalar tüketilmemeli, asitli içeceklerden uzak durulmalıdır.

Video İçin Tıklayınız

hamilelikte diş ve röntgen

Hamilelikte Diş Sağlığı


hamilelikte dişHamilelikte Diş Ağrısı:

Hamilelikte Diş Ağrısı, hamile kadınlarda hormonal dengenin (östrojen, progestenon) ani değişimine bağlı olarak, özellikle diş etleri diş iltihaplanmalarına çok eğilimlidir. Eğer dişler üzerinde biriken yiyecek artıkları tamamen temizlenmezse, basit dişeti iltihabı adı verilen “Gingivitis” gelişir. Diş etleri şişkin, kırmızı ve kanamalı bir hal alır. Bunu engellemek, etkili bir şekilde fırçalayarak ve diş ipi kullanarak mümkün olabilmektedir.
Ayrıca hamilelik döneminde iyi huylu diş eti tümörleri de gelişir ve gebelik sonunda kendiliğinden geçer.

Hamilelik Döneminde Mide Bulantıları;

Sabah bulantıları olan, sık sık kusan gebelerde, ağız ortamı asit seviyesi yüksek olduğu için dişlerde aşınma, çürüme, hassasiyet oranı artar. Bu da yine iyi bakımla önlenebilir. Fakat kusmadan hemen sonra fırçalamak ortam asiditesinin maksimum olmasından dolayı pek tercih edilmez.
Çünkü dişlerde arınma görülebilir. Bu yüzden kusmadan hemen sonra ağzı bol su ile çalkalamak ve ancak 20-30 dakika sonra dişleri fırçalamak daha uygundur. Gebelerde fırçalama bulantıyı artırıyorsa, en azından bol su ile ağzı çalkalamak yine de faydalı olacaktır.

hamilelikte diş

Kalsiyum İhtiyacı;

Çevremizde anne karnındaki bebeğin, annenin vücudunda bulunan kalsiyumu çektiği ve dişlerini çürüttüğü gibi bir inanış vardır. Fakat bu doğru değildir. Bebek kalsiyumu önce tüketilen gıdalardan, sonra da annenin kemiklerinden sağlar. Hamilelik esnasında oluşan çürükler yetersiz ağız bakımı ve diğer faktörlerden kaynaklanır.
Gebeliğin ilk 3 ayı bebeğin oluşumunun başladığı ve en hızlı gerçekleştiği evredir. Bu dönemde, mecbur kalmadıkça diş uygulaması yaptırmaktan kaçınmak gerekir.

Diş Kontrolleri;

Hamilelikte diş ağrısı dikkatle takip edilmelidir. Dişetlerinde şişme, kızarıklık, kanama arttığı için diş temizliği ve ağız hijyen eğitimi bu dönemde önemlidir. 3 – 6 ay arasındaki dönemde röntgen ve diş çekimi dâhil tüm uygulamalar yapılabilmektedir. Bu dönemde ihmal edilebilecek her sorun, ileride ağrı ile doğumun daha erken başlamasına sebep olabilir.
Bu yüzden başlangıçta, yani gebelik öncesi kontrolden geçmediyseniz bile 3 – 6 aylık dönemde mutlaka kontrolden geçilmelidir. İlk 3 aylık dönemde oluşabilecek sorunlarda mecbur kalınmadıkça daha çok geçici tedaviler uygulanıp, kalıcı tedaviler 3 – 6 ay arasındaki döneme veya gebelik sonrasına bırakılır. Doğru olan, hastanın kadın doğum uzmanıyla görüşüp kişinin düşük, erken doğum riski, aşırı korku, panik gibi faktörler elenirse her dönemde diş çekilebilir, dolgu yapılabilir, apse tedavi edilebilir. Çünkü ağrının yaptığı stres bebek için daha zararlı olabilir.

Diş İpi Kullanımı;

Hamilelik döneminde tükürük akışının azalmasıyla da zaten hassas olan diş etleri, tükürüğün yıkayıcı etkisinin azalmasıyla da daha da kötü bir hal alabilir. Bu yüzden ağızda oluşan plak çok iyi bir şekilde uzaklaştırılmalı ve azalan tükürüğün yıkayıcı etkisi iyi fırçalama, diş ipi kullanımı ve bol su ile çalkalama ile önlenmelidir.
Gebelik döneminde oluşan apselerde kadın doğum uzmanıyla görüşerek tetrasiklin grubu antibiyotikler dışındakiler görüşülerek kullanılabilir. Eğer çok gerekli değil ise röntgen de anneye giydirilen kurşun önlük ile çekilebilir. Gebelik döneminde direnç, dengeli beslenme, sağlıklı olma, ilaçlardan uzak durma, bebeğin gelişimi için en önemli faktörlerdir. Flor dişler üzerinde koruyucu etkiye sahiptir. Fakat gebelikte alınacak florün bebek üzerinde ekstra bir faydası pek yoktur.
Hamilelikte kadın hormonlarındaki değişiklikler diş eti hastalıkları riskini artırmaktadır. Bu hormonal değişiklikler ağız içerisinde hassasiyet ve diş etlerinde kızarıklık ve kanamalara neden olabilmektedir.

Hamilelikte Diş Sağlığı Kabaca Üç Dönemde İncelenir.

İlk üç aylık dönem

Bu dönem bebeğin çok hassas olduğu bir dönemdir. Gereksiz müdahaleler düşüğe sebep olabilir. Fakat ağrıya sebep olmuş ve/veya müdahale edilmediği taktirde daha çok zarara neden olabilecek durumdaki dişlerin çekim, kanal tedavisi gibi acil olarak tedavi edilmesi gereken durumlarında, çekinmeden diş hekimine gidilmelidir. Diş hekimi , bebeğe zarar vermeyen ilaçlarla tedaviyi sağlayacaktır.

İkinci üç aylık dönem

Bu dönem , hamilelik sonuna kadar ertelenmesi uygun olmayan diş çekimi, dolgular, kanal tedavileri vb. pek çok tedavinin yapılması için en uygun olan dönemdir.

Üçüncü üç aylık dönem

Bu dönemde bebek anne karnında oldukça büyümüştür ve doğum yaklaşmıştır. Aynen ilk üç aylık dönemde olduğu gibi, acil tedaviler dışında diş hekimi müdahale etmeyecektir.

Hamileliğin ilk üç ayında bebeğin organ gelişim evresi olan ilk üç ayda etkili dental tedaviden kaçınılmalıdır.

Tedaviler ikinci üç aya ertelenmelidir.

Diş ya da diş eti iltihabı gibi acil durumlarda, var olan enfeksiyonun bebeğin gelişimini dental tedavinin olumsuzluklarından daha fazla etkileyebileceği düşüncesi ön plana alınmalı ve bir jinekoloğun önerileri doğrultusunda dental tedavi yapılmalıdır.

Son üç ayda tedavi için gerekli olan pozisyonları rahat alalaması ve koltukta uzun süre oturamaması nedeni ile diş tedavisi yaparken anne rahatsız olabilmektedir.

hamilelikte dişHamilelikte Diş Bakımı ve Önemi

Günlük ağız ve diş bakımım kesintiye uğratılmamalıdır.
Hamilelik öncesi tam bir ağız muayenesinden geçerek optimal ağız hijyenine kavuşmalı ve bunu sürdürme alışkanlığını kazanmalıdır.
Çünkü plak birikimi, ve diş eti hastalıkları ile hamilelik sırasında oluşan hormonal değişiklikler arasında direkt ilişki vardır.
Hamilelik sırasında oluşan hormon artışı ağız mukozasını dış etkenlere karşı özellikle bakteri plaklarına karşı daha hassa yapar.
Günde en az iki kez diş fırçası ve diş ipi kullanarak etkili diş bakımı yapılarak plak birikimine engel olunmalıdır. (Bakınız, Diş Fırçalama)
Ağız gargaraları ya da ılık tuzlu su ile gargara yapılmalıdır. Özellikle ılık tuzlu su diş etlerini rahatlatır ve dişeti hassasiyetini azaltır.

Hamilelikte Dental Anestezi

Hamilelik esnasında birçok ilacın kullanılmaması ya da kontrollü kullanılması önerilmesine karşın, dental tedavilerde kullanılan lokal anesteziklerin herhangi bir yan etkisi rapor edilmemiştir.
Lokal anestezi kullanılmasında üretici firmanın önerileri doğrultusunda hareket edilmelidir.
Herhangi bir uyarı yoksa lokal anestezik kullanmada bir sakınca yoktur.
Anestezi altında yapılan tedavide hasta ağrı duymayacak ve daha az stres yaşayacaktır.
Diş çekimi yada herhangi bir müdahale için gebelik sırasında lokal anesteziklerin kullanılmasında üretici firmanın önerileri doğrultusunda hareket edilmelidir. Herhangi bir uyarı yoksa kullanmada bir sakınca yoktur.
Antibiyotik kullanımı özellikle Penisilin ve türevleri (amoxicilline vs. ) kullanımını bebek için herhangi bir sakıncası yoktur.Tetrasiklin gurubu antibiyotikler alınmamalıdır. Tetrasiklin gebelik sırasında alınırsa bebeğin dişlerinde tetrasiklin renklenmeleri dediğimiz renklenmeler oluşur.
Ağrı kesici kullanmada dikkat edilmeli ve kesinlikle üretici firmanın önerilerine uyulmalıdır.
Diş hekimliğinde kullanılan röntgen makinalarında radyasyon çok düşük seviyede olmasına rağmen hamilelerde röntgen çekiminden kaçınılmalıdır.
Zorunluluk yoksa bu işlem doğum sonrasına ertelenmelidir.
Eğer acil bir tedavi için kesinlikle röntgen filmi çekilmesi gerekiyorsa :
Anneye özel koruyucu önlük giydirilmeli, hızlı film kullanarak ve düşük doz uygulaması yapılmalıdır.

Hamilelik Gingitisi (Pregnancy Gingivitis)

Hamileliğin erken safhalarında diş etlerinde şişlikler, kızarıklıklar gözlenebilir. Bu şekildeki diş eti oldukça hassastır ve kolayca kanar.
Hamilelik sırasında kadınların diş etlerinde oluşan bu değişiklikler nedeni östrejen ve progesteron hormonlarının salgılarının artmasından kaynaklanmaktadır.
Hamilelik gingivitisi genellikle hamileliğin 2.Ayında başlayıp 8.Ayında en üst seviyeye çıkar, doğumdan sonra kendiliğinden iyileşir.
Günlük düzenli ağız diş bakımı yapmayan kişilerde oluşan ve diş etinin tahrişine neden olan bakteri plağı ya da diştaşı gibi etkenler hamilelik gingivitisi tablosunu daha ciddi boyutlara taşıyabilmektedir. Eğer dişlerde derin tartar birikimi varsa diş hekimi tarafından elimine edilmelidir. Diğer diş tedavilerinde olduğu gibi tartar temizliği de özellikle hamileliğin ikinci üç ayında yapılamalıdır.
(Gebeliğin ilk üç ayında bebeğin organları gelişme aşamasındadır. Bu safhada neden olunan bir bakteriyemi bebeğin organ gelişimini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.)
Üçüncü üç ayda da anne koltuğa rahat oturamaz ve aşırı stres erken doğuma neden olabilmektedir.

Hamilelikte Diş Ağrısı ve Çekimi

Hamilelik tüm vücudun fiziksel ve psikolojik yönden pek çok değişikliklere uğradığı bir dönemdir. Ağzımız ise vücudun bu tür değişikliklerine karşı çok hassas olan bir bölgesidir.

Anne adayı hamilelik süresince ister istemez devamlı bebeğini düşündüğü için kendi kişisel bakımını ihmal edebilir. Mide bulantıları ve kusmalar ağız içinde zararlı etkilere neden olur. Bazı yiyecek ve içeceklere karşı aşırı ilgi veya aşırı tiksinme duyulması sonucu ağız da bundan etkilenir.

Hormonal etkiler sonucunda ağız içinde bazi degisimler olur. Örneğin kandaki ve tükürkteki asit miktarı arttığ için dişlerin çürümesi kolaylaşır. Çünkü en basit anlatımıyla , dişin çürümesi demek , bakterilerin salgıladığı asitlerle yumuşaması demektir. Diş eti rahatsızlıkları da eskisinden daha kolay ve daha sık oluşacaktır.

Hamile olmayı düşünen veya hamile olan her kadın mutlaka bir diş hekimi kontrolünden geçmeli , ağız sağlığı için neler yapması veya yapmaması gerektiğini öğrenmeli ve gereken tedavilerini yaptırmalıdır. Bu hem annenin hem de çocuğunun sağlığı için çok önemlidir.

Gebelikte Diş Röntgeni

Bu dönemde tedavi için çok gerekli ise ağız içinden 1-2 film alınabilir.Her ne kadar dişhekimliğinde çekilen röntgenlerde verilen radyasyon miktarı çok az ve karın bölgesine çok yakın değilse de gelişmekte olan bebeğin ışın almasını önlemek için mutlaka kurşun önlük kullanılması gerekir.Yine de ilk üç ay film çekilmesinden kaçınmak gerekir.

Hamilelikte Diş Ağrısı ve Çürüğü

Daha öncede de belirtildiği gibi hamilelik döneminde annenin dişlerinden kalsiyum çekildiği ve bu nedenle her bebeğin anneye bir diş kaybettireceği inancı kesinlikle doğru değildir. Hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulması dişlerin çabuk çürümesine uygun bir ortam yaratır. Bu dönemde dişlerin daha çabuk çürümelerinin nedenleri şunlardır;
Bebek beslenen dönemde tatlıya, aburcubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilir
İlk aylarda görülen kusmalardan sonra anne ağız bakımına yeterince özen göstermeyebilir.
Gebelik hormonlarının (östojen, progertron) etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan anne, dişlerini fırçalamaktan kaçınır. İşte bu nedenlerden ötürü bu dönemde diş sağlığına daha özen göstermek gerekir.

Bebeğin Diş Sağlığı İçin Yapılması Gerekenler

Bebeğin diş gelişimi anne karnında başlar. Bu dönemde anne hem kendi sağlığı hem de bebeğinin diş gelişimi için dengeli beslenmeye dikkat etmelidir. Diş sağlığı için protein,A vitamini (et, süt, yumurta, sarı sebze ve meyveler) C vitamini (narenciye, domates, çilek), D vitamini (et, süt, yumurta, balık) ve kalsiyum (süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler) dan zengin gıdaların yeterince alınması gerekir. Bunun yanı sıra bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Kullanılan ilaçlar bebeğin diş sağlığının yanı sıra genel vücut gelişimini de olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bebeğin diş sağlığı konusunda bilgili olmak,çocuğunuzun ömür boyu sağlıklı dişlere sahip olmasında ilk basamaktır. Bebeğin diş bakımı ve beslenmesi ile ilgili bilgi edininiz.

Hamilelikte Antibiyotik Kullanımı

Bu dönemde bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılması gerektiğini belirtmiştik. Ancak kullanılan her antibiyotiğin bebeğin dişlerinde lekelenmelere neden olduğu kanısı yanlıştır. Dişlerde renklenmelere neden olan antibiyotik grubu tetrasiklinlerdir. Bunun dışındaki antibiyotiklerin renklenme yaptığı kanıtlanamamıştır.

@GoldenSmile